28 Ocak, 2007

paplagonya*

kadim bir şehrin sokakları gibiydi yüzün.. ıslak,hüzünlü ve terk edilmiş bir "içkent" e gebeydi bu aşk..

..gıpgri bir yalnızlık hissi..

hava kararıyor, gölgeler hüküm sürecek birazdan sokaklarda.. galiba senin yüzün de zamanla gölgeler içinde kaybolup gidecek, yitirecek renklerini.. saydamlaşacak bu aşk da elbette, gözlerine baktığımda hissettiğim içimi kavuran kaybetmek korkusunun yerini alacak kabullenmişliğin çaresizliği...

kaybetmek ve yitirmek arasında fark var mıdır aceb?
kaybettiğini bulabilirsin bi umuttur, bunu hep taşırsın ama yiten gitmiştir türkçenin gramerinde.. yitirdiklerini bulamazsın bi daha.. peki aşkın dilbilgisi kitaplarında ne yazar dersiniz? giden gitmişdir de bi daha dönmez mi.. dönse de deva olmaz mı yaralarıma...

...kırık bir bahar havasıyken bir anda döndü kara kışa...


20 ocak 2007 akşam saatleri Safranbolu


*paplagonya yada paflagonya: Homeros İlyada destanında Safranbolu ve çevresinden bu isimle bahseder.

1 yorum:

Selcan dedi ki...

Tam her şeyi yoluna koyduğumu sandığım zamanlarda ansızın yeniden ortaya çıkarak tüm düzenimi alt-üst eden.. "O" mu, aşk mı, yalnızlık mı.. Yoksa senin de dediğin gibi: "kaybetmek korkusunun yerini alacak kabullenmişliğin çaresizliği" mi tüm bu yaşadıklarım?

Bilmiyorum..